70 research outputs found

    Mobility and Sporting Activity After Renal Trauma:A Survey Regarding Best Clinical Practice During the Recovery Stage

    Get PDF
    Objective: To evaluate strategies that are followed after pediatric renal trauma during the recovery stage, with an emphasis on mobility and involvement in subsequent sporting activities. Renal trauma is the most common urogenital trauma in children. The American Association for the Surgery of Trauma (AAST) scale is most commonly used to stratify the severity of injury. There is no consensus in the existing literature with respect to the recovery stage following renal trauma. Methods: A survey was constructed by the European Association of Urology (EAU) – Young Academic Urologists (YAU) Pediatric Urology Working Group and then made digitally available on SurveyMonkey. The survey consists of 15 questions exploring relevant factors and timing to start again with mobility and activity. Results: In total 153 people responded, of whom 107 completed the entire survey. The presence of pain and severity of trauma were acknowledged as most important factors to commence mobilization, whereas presence of hematuria was identified as an additional factor for sporting activity. Regardless of severity of trauma a minimum of 90% of respondents recommend return to noncontact sports within 12 weeks. For contact sports, a minimum of 33% of respondents advised &gt;12 weeks minimum before starting again. A small number of respondents would never allow sporting activities again. Conclusion: The time to allow sporting activity shows high variation among the respondents, some even restricting sporting activities completely. This survey highlights the need for a standardized protocol based on multicenter follow-up data.</p

    Yapay Olarak Sistit Modeli Oluşturulan Yeni Zelanda Beyaz Tavşan Mesanelerinin PRP(Plateletten Zengin Plazma) İnstillasyonuna Cevabı

    No full text
    Despite all scientific acknowledge interstitial cystitis (bladder pain syndrome)remains unclear. Thus urologists face many difficulties diagnosing and treating this disease. Lack of knowledge about the aetiology causes inadequeate approaches for treatment thus leaves the patients with a diminished quality of life. Platelet rich plasma (PRP) has been vigorously researched and experiemented in the latest years and the therapeatic effect was literally approved by numerous studies. The autologous nature indicates decreased risk of side effects. Especially intraarticular use of PRP in sports injuries resulted in accelerated healing whereas this brought the idea of using this unique substance in the treatment of interstitial cystitis , a nightmare for both urologists and patients. We hope the results of our study will lead us to a better solution in this unresolved area of our clinical practise.Çağımızın tüm tıbbi bilgi birikimi ve gelişmelerine karşın üroloji alanında interstisyel sistit (mesane ağrısı sendromu) hastalığı konusunda halen etyoloji, tanı ve tedavi konusunda büyük zorluklar yaşanmaktadır. Hastalığın etyolojisine yönelik teorilerin yetersiz kalması ve buna bağlı olarak tanı ve tedavi konusundaki gelişmelerin yeterli ivmeyi yakalayamaması bu hastalıktan muzdarip insanların yaşam kalitelerini önemli oranda düşürmektedir. Son yıllarda ortopedi ve spor hekimliği başta olmak üzere tıbbın çeşitli alanlarında öne çıkmış olan PRP (platelet rich plasma), hastanın kendi kanından hazırlanan otolog bir üründür. Özellikle sporcu travmalarında intraartiküler enjeksiyonunun iyileşmeyi hızlandırdığı bugüne kadar birçok bilimsel çalışmayla gösterilmiştir. Bu çalışmada amacımız PRP nin sistit modelinde kullanımıyla PRP'nin ileride bu hastalığın tedavisinde kullanımı konusunda ilk bilgileri elde etmektedir

    Temel Cerrahi

    No full text

    Güncel Üroloji

    No full text

    Pediatrik Kalsiyum Taşlarında Potasyum Sitrat ve Potasyum Sitrat/Magnezyum Tedavilerinin Karşılaştırılması

    No full text
    ÖzetGiriş: Çocukluk çağı taş hastalığında en sık görülen taş tipi kalsiyum taşlarıdır ve genellikle altta yatan metabolik bir anormalliğe bağlı görülür. Kalsiyum taşlarının tedavisinde potasyum sitrat sık kullanılan bir tedavi seçeneğidir. Bu çalışmada kalsiyum taşı tanısı ile takip edilen ve hiperkalsiüri/hiperokzalüri/hipositratüriye ek olarak hipomagnezürisi çocuklarda potasyum sitrat tedavisi ile potasyum sitrat ve magnezyum kombinasyonunun etkinliği araştırılmıştır.Metod: Kliniğimizde üriner sistem taş hastalığı tanısı ile takip edilen hasta dosyaları geriye dönük incelendi. Metabolik taramada hiperkalsiüri/hiperokzalüri/hipositratüri (biri veya birden fazlası) anormalliklerine ek olarak hipomagnezüri saptanan hastalar çalışmaya dahil edildi. Hiperürikozüri, primer hiperokzalüri, sistinüri ile başlangıç taş boyutu ≤3 mm ve 2 yaşın altında olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Tedavide sadece potasyum sitrat kullanan grup ile potasyum sitrata ek olarak magnezyum tedavisi ilave edilen grup arasında tedavi öncesi ve sonrası taş boyutları, taş düşürme oranları ve tedavi süreleri karşılaştırıldı.Bulgular: Çalışmaya potasyum sitrat kullanan 14 hasta (grup I) ile potasyum sitrat ve magnezyum kullanan 15 hasta (grup II) olmak üzere toplam 29 hasta alındı. Grup I’de 9 kız ve 5 erkek, (yaş ortalaması 9.3±4.3 yıl), grup II’de ise 7 kız ve 8 erkek (yaş ortalaması 7.0±3.9 yıl) mevcuttu. Her iki grupta yaş ve cinsiyet açısından fark yoktu (p˃0.05). Tedavi süreleri açısından iki grup arasında fark bulunmadı (grup I, 3.2±1.2 ay vs. grup 2, 3.1±1.4 ay, p=0.872). Tedavi öncesi taş boyutları grup I’de ortalama 5.2±1.6 mm, grup II’de 5.1±0.9 mm iken, tedavi sonrası grup I’de 3.4±1.3 mm, grup II’de 4.6±1.6 mm idi. Tedavi sonrası taş düşürme grup I’de 2 hastada (%14.3), grup II’de ise 5 hastada (%33.3) gözlendi. Tedavi öncesi ve sonrası taş boyutları ile taş düşürme oranları açısından her iki grupta anlamlı fark saptanmadı.Sonuç: Kalsiyum taşlarında risk faktörlerine eşlik eden hipomagnezürinin tedavi edilmesi kısa dönemde çocukluk çağı taş hastalığında etkili bulunmamıştır

    Consent in Pediatric Urology

    No full text

    Konya Bölgesi Pediatrik Üriner Sistem Taş Hastalığında Klinik Özellikler ve Metabolik Risk Faktörleri

    No full text
    Amaç: Üriner sistem taş hastalığı hem çocuk hem de erişkin yaş grubunda dünya genelinde artan bir insidansa sahiptir ve Türkiye gibi endemik ülkelerde önemli bir morbidite sebebidir. Bu çalışmada üriner sistem taş hastalığı tanısı ile takip edilen çocukların klinik özellikleri ve metabolik risk faktörleri incelenmiştir.Gereç ve Yöntem: Üriner sistem taş hastalığı tanısı almış hasta dosyaları geriye dönük incelendi. Hasta bilgileri, görüntüleme yöntemleri ve laboratuar sonuçları eksiksiz olan hastalar çalışmaya dâhil edildi. Ultrasonografi US ve varsa kontrassız BT sonuçlarından taş lokalizasyonu ve boyutları kaydedildi. Metabolik değerlendirme tuvalet eğitimi olmayan çocuklarda spot idrarda, daha büyük çocuklarda ise 24 saatlik idrarda okzalat, sitrat, sistin, kalsiyum, ürik asit, kreatinin düzeyleri ölçülerek yapıldı.Bulgular: Çalışmaya 107’si erkek, 100’ü kız olmak üzere toplam 207 hasta dâhil edildi. Erkek/kız oranı 1,1:1 iken, ortanca yaş 1,6 yıl 2 ay16,1 yıl olarak bulundu. En sık görülen başvuru şikâyeti İYE %25,1 olurken bunu sırasıyla, karın/yan ağrısı %18,4 , huzursuzluk %17,4 ile mikroskobik ve/veya makroskobik hematüri %15,5 takip etti. Metabolik anormallik 150 hastada %72,5 saptanırken, en sık görülen anormallikler hipositratüri 51 hasta, %24,6 ve hiperkalsiüri 40 hasta, %19,3 idi.Sonuç: Konya bölgesinde pediatrik üriner sistem taş hastalığı olgularında altta yatan en sık metabolik anormallik hipositratüridir. Metabolik anormallikleri tespit edebilmek için her hastada gerekli inceleme yapılmalı ve erken dönemde uygun tedavi ile renal hasar riski en aza indirilmelidi
    corecore